18 Eylül 2007 Salı

Bildirgeç, bildirgeç dedik bağrımıza bastık

Taş çıktı, taaaşşşş...

Sabah sabah kalktım yataktan...
İçimde bir sıkıntı, sormayın gitsin...

Nasıl diyorum, bunu bana nasıl yapar?

Bunca zaman takip ettiğim, kendisinden çok kendisini sahiplendiğim bir oluşum bunu nasıl yapar?

Bir düşünün hele; milenyuma girmeden önce üye olmuşsunuz. Yeri geldiğinde, DAN! diye masaya vuran Kadir Abi edası ile;

Pardon ama sitedeki tevellütünüz kaç hocam?
der gibi bakarak, içinde yaşadığınız komüniteye olan sayılı eski üyelik tarihine sahip kişiliğinizi de vurgulayabiliyorsunuz yeri geldiğinde.

Örneğin; arkadaşınız internette bir konu arayacağı zaman, size
yahu, sen internette ne ararsan buluyorsun, şuna da bir bakıver canım...
dediğinde, ilk baktığınız yer google sonrasında ise;
bununla ilgili bir bildiri vardı yahu...
diyerek baktığınız bir oluşum...


Kimi zaman saat aşırı takip ettiğiniz, kimi zaman ise gün aşırı...
Giremediğiniz, yeni girilen bildirileri takip edemediğiniz zaman ise aklınıza taktığınız...
Bazen de aşırı duygusallık gösterip, küsüp girmediğiniz...
Ama sonra yine dayanamayıp, kürkçü dükkanına dönen tilki misali, yine girip biriken yazıları ardı ardına okuduğunuz, hatmettiğiniz...

Editörlük yaptığınız, hem de en ama en gönüllüsünden...
Sağdan soldan girilen kopya bildirileri yazanları uyarmaktan tutun da, yabancı kaynaklı ne idüğü belirsiz bildirilerin türkçeye tekrar çevrilmesine kadar...

Yeri geldiğinde atıştığınız, yeri geldiğinde yorum kardeşliği yaptığınız...
Türlü arkadaşlıklar dostluklar kurup, yeni projelere birlikte adım attığınız...

Hatta o kadar kalabalıktır ki, yüzbinlere ulaşmıştır üye sayısı. Adam atacak yer bulamazsınız. Öyle ki, garibim editör arkadaşlara o kadar çok bildiri gelir ki, onlar da birer garip, o çok bildirileri kontrol edemeden! yayımlamak zorunda kalıverirler...


O kadar çok benimsemişsinizdir ki orayı, yardım etme isteğiyle dört dönersiniz. Site içerisinde sorulara yönetimden önce yanıt verir, bunun da haklı gururunu yaşarsınız...

Hatta bu durum daha da ileri gitmeye başlar, yayımlanan yazıları değil onaylayanları eleştirmeye başlarsınız. Diğerlerini de uyarırsınız, bildiriyi gönderenden çok onaylayanın eleştirilmesi gerektiği konusunda. Belki siz ve sizin gibiler sayesinde aslında bir halt yemedikleri ortaya çıkmaktadır. İyisi ile kötüsü ile girilen bildirilerin site üyelerine ait olduğu, bildirgeç'in buna sadece ev sahipliği yaptığını gözler önüne sermektesinizdir bir anlamda...

İşte tam bu esnada;

Ani bir fren sesi...

Acı bir çarpışma...

Gözlerinizin karardığı an...

Nayır'dı...
N'olamazdı...
Hiç olur muydu öyle şey? Yok yok yanlış hatırlanıyor olmalıydı.

Bildirgeç'te yorumların silindiği nerede görülmüştü şimdiye kadar?

Yok, yok yanlış bir şeyler olmalıydı. Yolunda gitmeyen bir şeyler...

Belki de yazılan yorum sistem hatası yüzünden silinmişti, ya da bir şekilde kaybolmuştu.
Elbet bir açıklaması olmalıydı, evet evet bir açıklaması olmalıydı muhakkak.
En iyisi bildirgece sormalıydı.
Hem gerçekten de niye yorum silinsindi ki, değil mi?


Hmm'dı. Hem de hmm ötesi idi...
Hemen başvuru yapılacak yere gidilip, konudan Pilli'yi haberdar etmeliydi. Bir yanlışlık, bir hata varsa düzeltilmeli, ya da giderilmeliydi. Öyle ya bildirgece hiç de yakışmayan bir durumdu ne de olsa...

Bunun için gidilecek yer Torpilli idi. Malum, kendisi

pillinetwork yazarları yardımlaşma merkezi
idi ne de olsa. Zaman zaman başvurulmuştu kendisine, çoğu zaman da doğru dürüst yanıt alınamamıştı ama olsundu be...
Pilli'den yanıt gelmese yazarlardan yanıt gelirdi en nihayetinde...

Ama kazın ayağı da öyle değildi.
Sorunuza yanıt almayı bir kenara bırakın, bildirisine yazdığınız yorumu hazmedemeyip sizi şikayet eden goygoycu kalkıp sorduğunuz soru altında sizle dalga bile geçecekti.

Halbuki siz itham da bile bulunmamıştınız ki... Sadece sormuştunuz,
... şöyle böyle mi oldu? Şu mudur, bu mudur?
diye sormuştunuz. Kaale bile alınmamıştınız oysa. Abidik gubidik sorulara yanıt verenler bir anda sus pus olmuşlardı.

Hatta bir akşam o kadar çok gücünüze gitmişti ki, eski bildirilerinizi, hoş yorumda bulunduğunuz başkalarının bildirilerini bir gece vakti yeniden yorumlayarak gündeme taşımıştınız.

İşte orada bardağı taşırmıştınız, birilerini fena kızdırmış olmalıydınız. Öyle ki,
Yorum yazabilmek için eposta adresinize gönderdiğimiz linke tıklayarak adresinizi doğrulayın.
bir hata mesajı ile bildirgeçte yorum yazamaz hale bile getirilmiştiniz.

Akabinde bildirgeçte yeralan
tüm yorumlarınızın silinmiş olduğunu hayretler içinde görecektiniz.

Tüm bu anlatım tarzını bir kenara bırakıyorum izninizle. 10 gündür bunu yazmalı mıyım, yazmamalı mıyım diye düşünüyorum. İçinizde elbette taraflı düşünecek, beni anlamayacak olanlarınız çıkacaktır. Onlara da saygı duyuyorum ve sözlerimi bitirmek üzere yorumlarımın silinmesinden doğan hakkımı aşağıdaki kelimelerle dile getiriyorum:



Bu nasıl bir
kindir?

Bu nasıl bir
terbiyesizliktir?

Heyhat...

Bu ne
kendini bilmezliktir?

Sen kim olduğunu sanıyorsun be hey gafil? Madem işine gelmedi, madem beğenmedin...

Neden sadece; istemediğin, hoşuna gitmeyen, işine gelmeyen, damarına basan yorumumu silmekle kalmayıp, dizgininden boşanmış bir biçimde tüm yorumlarımı siliyorsun?

Ben o yorumlara emek verdim, zaman harcadım, bilmeyenler anlayabilsinler diye oturup çeviri yaptım...


Son söz:

Marifet, sadece bildirgeç'te yer alan yorumları silmek yada sildirmek değil...

Marifet, yazdığım tüm bildirileri, diğer tüm pilli gurubundan silebilmektir...

Konuyu dile getirdiğim torpilli sistem forumundaki başlık:
http://www.torpilli.com/forum/sistem/konu/3245